Doların 9,25 TL’yi aşması ve piyasalardaki belirsizliğin Merkez Bankası, TÜİK üzere kurumların bağımsız ve özerk olmamasından kaynaklandığını belirten MEF Üniversitesi İktisat Kısmı Lideri Prof. Dr. Onur Başer, “Eninde sonunda eski sisteme dönülecek, lakin bu süreçte ekonomik olarak hayli insanın canı yanacak” dedi.
MEF Üniversitesi İktisat Kısmı Lideri Prof. Dr. Onur Başer, dolardaki yükselişin sebebinin kurumların bağımsızlığını ve özerkliğini yitirmesi olduğunu söylemiş oldu. Başer, insanlara dolar satışı için davette bulunmanın spekülatörlerin işine yaradığına dikkat çekerek, “Türkiye’de kampanya yaparak ellerinizde doları satın, dolar düşsün demek 100 trilyon dolardan fazla bir piyasaya bunun etkisinin olacağını düşünmek en hayli bu telaffuzlara inananların canını yakar” dedi.
Paranın kıymetinin artmasının, rastgele bir mal ve hizmetin pahasının artması üzere, arz talep alakasına bağlı olduğunu belirten Başer, Türkiye’de son vakit içinderda görülen bedel kayıplarının Türk lirasına talebin azalmasına bağlı olduğunu kaydetti. Başer, “Türkiye’de kurumların bağımsızlığı üstündeki algı ile liyakat sahibi insanların karar verme yetkilerinin olmaması meçhullüğü artırıyor. Bu da TL’nin muteber bir liman aramasına yol açıyor ve yatırımcı dolar, euro, altına yöneliyor. Pandemi müddetini göz önünde bulundurduğumuzda ve Türkiye üzere gelişmekte olan ülkeleri karşılaştırdığımızda doların 5.40-5.50 TL bandında olması gerekirken, 9,25 TL’lere gelmesi, yani beklenenden yüzde 70 daha bedelli olması Türkiye’de kurulmaya çalışan yeni sistemin risk primiyle ilintilidir” diye konuştu.
Biroldukça ülkede Merkez Bankası, TÜİK üzere kurumların bağımsız ve özerk olmasının senelerdan gelen öğrenilmiş bir iktisat bilgisinin kararı olduğunu aktaran Prof. Başer, bu sistemi değiştirmeye çalışmanın iktisatta olumsuz sonuçlar doğurduğuna dikkat çekti. “Eninde sonunda eski sisteme dönülecek, fakat bu süreçte ekonomik olarak fazlaca insanın canı yanacak” diyen Başer, faizlere dışarıdan müdahale etmenin de beklenen kararı vermeyeceğini söz etti.
Dolar satışı spekülatörler için fırsata dönüşüyor
Başer, kelamlarına şu biçimde devam etti: “Tüketimi artırarak üretimin canlanmasını istemek ve bunu dışarıdan faiz indirimi müdahalesiyle yapmak kararı değiştirmiyor, zira tüketici kredi faizleri uzun devir istikrar üzerine fiyatlanıyorlar. Bütün tüketici kredi faizleri faiz indiriminde yükseldi. Kısa periyot ticari kredi faizlerinde indirim sağlansa da bu faizi kullanan üretici, ürettiği malı satacak müşteri bulamayacak, zira müşterilerin kredi faizleri de artıyor. Mevduat faizlerine birebir yansıyan bu faiz indirimleri, vatandaşın TL mevduat hesaplarından dolara geçmesini yol açtığı için dolar daha epeyce artıyor. Türkiye’de daha evvel yapıldığı üzere kampanya yaparak ‘ellerinizdeki doları satın, dolar düşsün’ demek, 100 trilyon dolardan fazla bir piyasaya bunun etkisinin olacağını düşünmek, en epey bu telaffuzlara inananların canını yakar. Daha evvel yapıldığı üzere rezervlerden satış yaparak, insanlara davette bulunarak dolarlarını sattırıp dolara müdahale etmek spekülatörler için anlık bir durum olarak görülüyor ve fırsata dönüştürülüyor. Doları Merkez Bankası’ndan ve vatandaşın cebinden çıkarıp spekülatörlerin cebine koyuyorsunuz.”
Kurumların bağımsızlığı teminat altına alınmalı
Ekonomik kurumlar bağımsızlığı demokratik kurumlar tarafınca teminat altına alınmadıkça, insanların dolara talebini azaltmanın ve yabancı sermayenin ülkeye çekilerek TL’ye talebi artırmanın mümkün olmayacağına belirten Başer, “Ağustos 2018’de, o günkü ekonomik karar düzeneğinin daveti doğrultusunda, 100 dolarını bozan herkese ücretsiz döner ekmek veren esnafa inanan beşerler 10 TL’lik döner ekmeği, 350 TL’ye yemiş oldular. Kurumların bağımsızlığına geçilir geçilmez satılacak birinci yatırım aracı dolar olur, zira doların yüzde 70’lik çok değerlendirmesine sebep olan sistem ortadan kalkacak” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
MEF Üniversitesi İktisat Kısmı Lideri Prof. Dr. Onur Başer, dolardaki yükselişin sebebinin kurumların bağımsızlığını ve özerkliğini yitirmesi olduğunu söylemiş oldu. Başer, insanlara dolar satışı için davette bulunmanın spekülatörlerin işine yaradığına dikkat çekerek, “Türkiye’de kampanya yaparak ellerinizde doları satın, dolar düşsün demek 100 trilyon dolardan fazla bir piyasaya bunun etkisinin olacağını düşünmek en hayli bu telaffuzlara inananların canını yakar” dedi.
Paranın kıymetinin artmasının, rastgele bir mal ve hizmetin pahasının artması üzere, arz talep alakasına bağlı olduğunu belirten Başer, Türkiye’de son vakit içinderda görülen bedel kayıplarının Türk lirasına talebin azalmasına bağlı olduğunu kaydetti. Başer, “Türkiye’de kurumların bağımsızlığı üstündeki algı ile liyakat sahibi insanların karar verme yetkilerinin olmaması meçhullüğü artırıyor. Bu da TL’nin muteber bir liman aramasına yol açıyor ve yatırımcı dolar, euro, altına yöneliyor. Pandemi müddetini göz önünde bulundurduğumuzda ve Türkiye üzere gelişmekte olan ülkeleri karşılaştırdığımızda doların 5.40-5.50 TL bandında olması gerekirken, 9,25 TL’lere gelmesi, yani beklenenden yüzde 70 daha bedelli olması Türkiye’de kurulmaya çalışan yeni sistemin risk primiyle ilintilidir” diye konuştu.
Biroldukça ülkede Merkez Bankası, TÜİK üzere kurumların bağımsız ve özerk olmasının senelerdan gelen öğrenilmiş bir iktisat bilgisinin kararı olduğunu aktaran Prof. Başer, bu sistemi değiştirmeye çalışmanın iktisatta olumsuz sonuçlar doğurduğuna dikkat çekti. “Eninde sonunda eski sisteme dönülecek, fakat bu süreçte ekonomik olarak fazlaca insanın canı yanacak” diyen Başer, faizlere dışarıdan müdahale etmenin de beklenen kararı vermeyeceğini söz etti.
Dolar satışı spekülatörler için fırsata dönüşüyor
Başer, kelamlarına şu biçimde devam etti: “Tüketimi artırarak üretimin canlanmasını istemek ve bunu dışarıdan faiz indirimi müdahalesiyle yapmak kararı değiştirmiyor, zira tüketici kredi faizleri uzun devir istikrar üzerine fiyatlanıyorlar. Bütün tüketici kredi faizleri faiz indiriminde yükseldi. Kısa periyot ticari kredi faizlerinde indirim sağlansa da bu faizi kullanan üretici, ürettiği malı satacak müşteri bulamayacak, zira müşterilerin kredi faizleri de artıyor. Mevduat faizlerine birebir yansıyan bu faiz indirimleri, vatandaşın TL mevduat hesaplarından dolara geçmesini yol açtığı için dolar daha epeyce artıyor. Türkiye’de daha evvel yapıldığı üzere kampanya yaparak ‘ellerinizdeki doları satın, dolar düşsün’ demek, 100 trilyon dolardan fazla bir piyasaya bunun etkisinin olacağını düşünmek, en epey bu telaffuzlara inananların canını yakar. Daha evvel yapıldığı üzere rezervlerden satış yaparak, insanlara davette bulunarak dolarlarını sattırıp dolara müdahale etmek spekülatörler için anlık bir durum olarak görülüyor ve fırsata dönüştürülüyor. Doları Merkez Bankası’ndan ve vatandaşın cebinden çıkarıp spekülatörlerin cebine koyuyorsunuz.”
Kurumların bağımsızlığı teminat altına alınmalı
Ekonomik kurumlar bağımsızlığı demokratik kurumlar tarafınca teminat altına alınmadıkça, insanların dolara talebini azaltmanın ve yabancı sermayenin ülkeye çekilerek TL’ye talebi artırmanın mümkün olmayacağına belirten Başer, “Ağustos 2018’de, o günkü ekonomik karar düzeneğinin daveti doğrultusunda, 100 dolarını bozan herkese ücretsiz döner ekmek veren esnafa inanan beşerler 10 TL’lik döner ekmeği, 350 TL’ye yemiş oldular. Kurumların bağımsızlığına geçilir geçilmez satılacak birinci yatırım aracı dolar olur, zira doların yüzde 70’lik çok değerlendirmesine sebep olan sistem ortadan kalkacak” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı