A Ulusal Futbol Ekibi’nin eski teknik yöneticilerinden Ersun Yanal, Türkiye’nin Avrupa ile yarışabileceği en değerli markası olan futbolun, bir orman üzere korunup kollanması gerektiğini lisana getirdi.
Spor Toto Üstün Lig’de Denizlispor, MKE Ankaragücü, Gençlerbirliği, Manisaspor, Trabzonspor, Eskişehirspor, Fenerbahçe ve Antalyaspor ekiplerinin teknik yöneticiliğini yapıp, A Ulusal Futbol Ekibi’nin da bir periyot başında bulunan deneyimli çalıştırıcı Ersun Yanal, Türkiye’de futbolun geleceğine ait dertleri ile tekliflerini toplumsal medya hesabından paylaştı.
“Futbol, hoş bir orman. İçinde onlarca nadide fidan var. Bu ormana elimizde alevler saçan meşalelerle girersek, herkesi yakarız.” tabirlerini kullanan Yanal, “Gözlerimiz kapalı uçurumun kenarında yürüyoruz, düşmek üzereyiz.” dedi.
Kulüplerin profesyonellerle buluşturulması gerektiğine dikkati çeken Yanal, “Sorun futbolu yönetmek değil, ekonomiyi yönetmek. Kaybedenin yalnızca kulüpler olduğu nizama son verelim. Yoksa bugünkü yayın gelirleri yarın olmayacak. Futbolumuzu pazarlayalım.” bildirisini verdi.
Manchester United örneği
Yanal, İngiliz grubu Manchester United’ın pazarlama departmanında çalışan kişi sayısının, yalnızca futbol değil, tüm Türk kulüplerindeki pazarlama çalışanından çok olduğunu belirtti.
Ligin kalitesinin artırması gerektiğini, bunun yolunun da rekabet, eşitlik ve finansal fair-play’den geçtiğini aktaran Yanal, şu biçimde devam etti:
“NBA üzere bir sistemi hemen kurup işleterek her şeye bir daha başlamalıyız. Yoksa tribündeki bu doluluk oranları da yakında olmayacak. Biz teknik adamlar da üzerimize düşeni yapmalı ve yeni kurulacak sisteme şartsız kuralsız dayanak vermeliyiz. Bu artık kimsenin kaçamayacağı bir mecburilik. Olay, topun üç direk içinden geçmesi değil. Harika Lig’deki bir teknik yöneticinin ömrü ortalama 150 gün. TFF 1 Lig’de durum daha da vahim. Son beş dönemde Avrupa’nın en çok teknik yönetici değiştiren ülkesiyiz. Her dönem Avrupa’nın 5 büyük liginde tolam değişen teknik adamdan fazlasını, Üstün Lig’de tek başımıza gönderiyoruz.”
Türkiye Voleybol Federasyonu’nun çalışmaları
Türkiye Voleybol Federasyonunun başarısına dikkati çeken Yanal, “2013 yılında başlayan Fabrika Voleybol Projesi, yıllar ortasında bir kartopuna dönüşerek son periyodun en sistemli ve başarılı ulusal grup takımını yarattı. Gerisi de gelecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Uzun vadeli planların Türk insanına uymadığı telaffuzuna katiyen katılmadığını anlatan Ersun Yanal, “Doğru işler, gerçek biçimde anlatılırsa, kamuoyu takviyesi bulur. Lakin skorlara göre hareket edilirse, haftalık yaşanırsa, hiç bir plan sürdürülebilir olmaz.” formunda görüş belirtti.
Türkiye’nin 30 milyona yakın genç nüfusu olduğuna dikkat çeken Yanal, tespit ve değerlendirmelerini şöyleki tamamladı:
“pek hayli Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla gence sahibiz. Buna karşın dış ticaret pastamızda futbolun bir dilimi bile yok. Yeni bir vizyonla bu tabloyu bilakis çevirmemiz mümkün. Türkiye, bir futbol ülkesi haline gelebilir. Gençlerimiz, yeteneğimiz ve potansiyelimiz var. Voleybolda bunu gösterdik. Kâfi ki gerçek kullanalım ve sabredelim. Ekonomiyi hakikat yönetelim. ‘İdare’ etmeyelim, ‘İdare’ edelim.’
Spor Toto Üstün Lig’de Denizlispor, MKE Ankaragücü, Gençlerbirliği, Manisaspor, Trabzonspor, Eskişehirspor, Fenerbahçe ve Antalyaspor ekiplerinin teknik yöneticiliğini yapıp, A Ulusal Futbol Ekibi’nin da bir periyot başında bulunan deneyimli çalıştırıcı Ersun Yanal, Türkiye’de futbolun geleceğine ait dertleri ile tekliflerini toplumsal medya hesabından paylaştı.
“Futbol, hoş bir orman. İçinde onlarca nadide fidan var. Bu ormana elimizde alevler saçan meşalelerle girersek, herkesi yakarız.” tabirlerini kullanan Yanal, “Gözlerimiz kapalı uçurumun kenarında yürüyoruz, düşmek üzereyiz.” dedi.
Kulüplerin profesyonellerle buluşturulması gerektiğine dikkati çeken Yanal, “Sorun futbolu yönetmek değil, ekonomiyi yönetmek. Kaybedenin yalnızca kulüpler olduğu nizama son verelim. Yoksa bugünkü yayın gelirleri yarın olmayacak. Futbolumuzu pazarlayalım.” bildirisini verdi.
Manchester United örneği
Yanal, İngiliz grubu Manchester United’ın pazarlama departmanında çalışan kişi sayısının, yalnızca futbol değil, tüm Türk kulüplerindeki pazarlama çalışanından çok olduğunu belirtti.
Ligin kalitesinin artırması gerektiğini, bunun yolunun da rekabet, eşitlik ve finansal fair-play’den geçtiğini aktaran Yanal, şu biçimde devam etti:
“NBA üzere bir sistemi hemen kurup işleterek her şeye bir daha başlamalıyız. Yoksa tribündeki bu doluluk oranları da yakında olmayacak. Biz teknik adamlar da üzerimize düşeni yapmalı ve yeni kurulacak sisteme şartsız kuralsız dayanak vermeliyiz. Bu artık kimsenin kaçamayacağı bir mecburilik. Olay, topun üç direk içinden geçmesi değil. Harika Lig’deki bir teknik yöneticinin ömrü ortalama 150 gün. TFF 1 Lig’de durum daha da vahim. Son beş dönemde Avrupa’nın en çok teknik yönetici değiştiren ülkesiyiz. Her dönem Avrupa’nın 5 büyük liginde tolam değişen teknik adamdan fazlasını, Üstün Lig’de tek başımıza gönderiyoruz.”
Türkiye Voleybol Federasyonu’nun çalışmaları
Türkiye Voleybol Federasyonunun başarısına dikkati çeken Yanal, “2013 yılında başlayan Fabrika Voleybol Projesi, yıllar ortasında bir kartopuna dönüşerek son periyodun en sistemli ve başarılı ulusal grup takımını yarattı. Gerisi de gelecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Uzun vadeli planların Türk insanına uymadığı telaffuzuna katiyen katılmadığını anlatan Ersun Yanal, “Doğru işler, gerçek biçimde anlatılırsa, kamuoyu takviyesi bulur. Lakin skorlara göre hareket edilirse, haftalık yaşanırsa, hiç bir plan sürdürülebilir olmaz.” formunda görüş belirtti.
Türkiye’nin 30 milyona yakın genç nüfusu olduğuna dikkat çeken Yanal, tespit ve değerlendirmelerini şöyleki tamamladı:
“pek hayli Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla gence sahibiz. Buna karşın dış ticaret pastamızda futbolun bir dilimi bile yok. Yeni bir vizyonla bu tabloyu bilakis çevirmemiz mümkün. Türkiye, bir futbol ülkesi haline gelebilir. Gençlerimiz, yeteneğimiz ve potansiyelimiz var. Voleybolda bunu gösterdik. Kâfi ki gerçek kullanalım ve sabredelim. Ekonomiyi hakikat yönetelim. ‘İdare’ etmeyelim, ‘İdare’ edelim.’