Yeryüzü İklim Günü’nde iklim değişikliğine dikkat çeken Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.) Genel Müdür Yardımcısı Ece Sevin, “Bugün, bilim insanları tarafınca insanlık için en büyük tehdit olduğu düşünülen iklim krizi, dünyanın her yerini farklı şiddetlerde etkiliyor. Fakat ne yazık ki çoğumuz hala bunun abartılmış bir gündem olduğunu düşünüyoruz. İklim değişikliğinin gerçek olduğunu anlamak için, bölgenizdeki son birkaç yıldaki değişken hava rejimini hatırlamanız yeterli” dedi.
Yeryüzü İklim Günü, iklim değişikliğinin beşerler üstündeki ve insan faaliyetlerinin iklim üstündeki tesirlerini vurgulamayı ve bu tesirler konusunda toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor.
“Küresel deniz düzeyi son yüzyıl ortasında 20 cm yükseldi”
Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.) Genel Müdür Yardımcısı Ece Sevin, Yeryüzü İklim Günü kapsamında yaptığı açıklamada, “Bilim beşerlerine nazaran günümüzde yaşanan global iklim değişikliği insan faaliyetlerinin kararı olarak gerçekleşmesinin yanı sıra, son bin yıldır hiç görülmediği kadar yüksek bir oranda yaşanıyor. Son 171 yılda insan faaliyetleri, atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunu 1850’lerdeki sanayi öncesi düzeylerin yüzde 48 üzerine çıkardı. Bu değişim son 20 bin yıllık periyotta doğal yollarla gerçekleşen düzeyden daha fazla. İklim değişikliğinin en yıkıcı tesirlerinin engellenebilmesi için global sıcaklık artışının sanayi öncesi periyoda bakılırsa en çok 1,5oC’nin altında tutulması gerekiyor. Lakin günümüzde, bu 1,5oC’lik sonun yaklaşık 1oC’lik kısmına halihazırda ulaşıldığı görünüyor. Sıcaklık artışıyla birlikte kaçınılmaz olan buzulların erimesi ve deniz suyu düzeylerinin yükselmesi hem çok hava olaylarını tetikliyor birebir vakitte tatlı su ölçüsünü büyük ölçekte etkilemeyi sürdürüyor” dedi.
“Toplumsal şuurun artması ve her insanın iştirakiyle iklim değişikliği ile çaba mümkün”
Ece Sevin; İklim değişikliğinin, tabiata ve insanlara yönelik olumsuz tesirlere, kayıplara ve maddi ziyanlara niye olduğunu belirterek kelamlarına şu biçimde devam etti: “Günümüzde 1 milyardan fazla insan su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor. Varsayımlara nazaran bu sayının 2025’te 3,5 milyarı bulacağı öngörülüyor. Ülkemizde genel olarak su kıtlığı ’orta-yüksek’ seviyede. 2040 yılında ise ülkemiz genelinde su kıtlığı düzeyinin ’devasa yükseklikte’ olması bekleniyor. İklim değişikliğinin tesirlerini azaltmak, global ısınmayı belirli bir düzeyde hudutlu tutmak; güç verimli yatırımlar, yeşil bina yatırımları, yenilenebilir güç yatırımları, karbon yakalama ve depolama üzere negatif emisyon teknolojilerinin kullanması ve karbon fiyatlandırması uygulamaları ile mümkün olabilir. Öte yandan; iklim değişikliğinin geri dönüştürülemez bir olgu olduğu inanışından hareketle, yeni iklim rejimine uyumlu ve sağlam altyapılar geliştirilmesine ve toplumların yeni iklim sistemine adil geçişinin sağlanmasına odaklanılıyor. Su kaynaklarının faal idaresi, kıyı şeritleri ve yükselen su düzeylerine yönelik dirençli altyapıların geliştirilmesi, tarım kesiminde sulama sistemlerinin verimli hale getirilmesi, verimli arazi kullanması üzere faaliyetler adaptasyona yönelik yatırımlar olarak kabul ediliyor. Biz de Escarus olarak Yeryüzü İklim Günü’nde iklim değişikliği konusunda bütüncül bir yaklaşımla gayret etmenin ne derece kıymetli olduğunun altını çizmek istedik.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Yeryüzü İklim Günü, iklim değişikliğinin beşerler üstündeki ve insan faaliyetlerinin iklim üstündeki tesirlerini vurgulamayı ve bu tesirler konusunda toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor.
“Küresel deniz düzeyi son yüzyıl ortasında 20 cm yükseldi”
Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş.) Genel Müdür Yardımcısı Ece Sevin, Yeryüzü İklim Günü kapsamında yaptığı açıklamada, “Bilim beşerlerine nazaran günümüzde yaşanan global iklim değişikliği insan faaliyetlerinin kararı olarak gerçekleşmesinin yanı sıra, son bin yıldır hiç görülmediği kadar yüksek bir oranda yaşanıyor. Son 171 yılda insan faaliyetleri, atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunu 1850’lerdeki sanayi öncesi düzeylerin yüzde 48 üzerine çıkardı. Bu değişim son 20 bin yıllık periyotta doğal yollarla gerçekleşen düzeyden daha fazla. İklim değişikliğinin en yıkıcı tesirlerinin engellenebilmesi için global sıcaklık artışının sanayi öncesi periyoda bakılırsa en çok 1,5oC’nin altında tutulması gerekiyor. Lakin günümüzde, bu 1,5oC’lik sonun yaklaşık 1oC’lik kısmına halihazırda ulaşıldığı görünüyor. Sıcaklık artışıyla birlikte kaçınılmaz olan buzulların erimesi ve deniz suyu düzeylerinin yükselmesi hem çok hava olaylarını tetikliyor birebir vakitte tatlı su ölçüsünü büyük ölçekte etkilemeyi sürdürüyor” dedi.
“Toplumsal şuurun artması ve her insanın iştirakiyle iklim değişikliği ile çaba mümkün”
Ece Sevin; İklim değişikliğinin, tabiata ve insanlara yönelik olumsuz tesirlere, kayıplara ve maddi ziyanlara niye olduğunu belirterek kelamlarına şu biçimde devam etti: “Günümüzde 1 milyardan fazla insan su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor. Varsayımlara nazaran bu sayının 2025’te 3,5 milyarı bulacağı öngörülüyor. Ülkemizde genel olarak su kıtlığı ’orta-yüksek’ seviyede. 2040 yılında ise ülkemiz genelinde su kıtlığı düzeyinin ’devasa yükseklikte’ olması bekleniyor. İklim değişikliğinin tesirlerini azaltmak, global ısınmayı belirli bir düzeyde hudutlu tutmak; güç verimli yatırımlar, yeşil bina yatırımları, yenilenebilir güç yatırımları, karbon yakalama ve depolama üzere negatif emisyon teknolojilerinin kullanması ve karbon fiyatlandırması uygulamaları ile mümkün olabilir. Öte yandan; iklim değişikliğinin geri dönüştürülemez bir olgu olduğu inanışından hareketle, yeni iklim rejimine uyumlu ve sağlam altyapılar geliştirilmesine ve toplumların yeni iklim sistemine adil geçişinin sağlanmasına odaklanılıyor. Su kaynaklarının faal idaresi, kıyı şeritleri ve yükselen su düzeylerine yönelik dirençli altyapıların geliştirilmesi, tarım kesiminde sulama sistemlerinin verimli hale getirilmesi, verimli arazi kullanması üzere faaliyetler adaptasyona yönelik yatırımlar olarak kabul ediliyor. Biz de Escarus olarak Yeryüzü İklim Günü’nde iklim değişikliği konusunda bütüncül bir yaklaşımla gayret etmenin ne derece kıymetli olduğunun altını çizmek istedik.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı