Ev işi neden kadın işi olarak görülmektedir ?

Melis

New member
Katılım
7 Mar 2024
Mesajlar
248
Puanları
0
Ev İşi Neden Kadın İşi Olarak Görülmektedir?

Ev işlerinin, tarihsel ve kültürel bağlamda, genellikle kadın işi olarak görülmesinin birçok farklı nedeni bulunmaktadır. Bu olgu, hem toplumsal cinsiyet normları hem de ekonomik ve sosyo-kültürel yapılarla yakından ilişkilidir. Bu makalede, ev işlerinin neden kadın işi olarak algılandığını, tarihsel süreçleri, toplumsal beklentileri ve bu algının neden hâlâ sürdüğünü inceleyeceğiz.

Tarihsel Arka Plan

Ev işlerinin kadınlarla özdeşleşmesinin kökenleri, tarihsel olarak tarım toplumlarında ve endüstri öncesi dönemlerde yatmaktadır. Eskiden, erkeklerin dışarıda çalışarak evin ekonomik ihtiyaçlarını karşıladığı, kadınların ise evdeki işleri üstlendiği bir sistem vardı. Bu işler, yemek pişirme, temizlik, çocuk bakımı gibi görevlerden oluşuyordu. Bu dönemlerde toplumlar, kadınların daha duygusal, şefkatli ve ev içindeki düzeni sağlama becerilerine sahip olduklarını düşündüler. Erkekler ise "iş gücü" olarak kabul edilip, dış dünyada çalışmaya odaklandılar.

Kadınların ev işlerine odaklanmaları, onların ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine neden oldu. Erkeklerin üretken işler yapması ve kadının sadece "ev işi" olarak görülen faaliyetleri yerine getirmesi, toplumsal bir yapı oluşturdu. Bu yapı, zamanla kültürel bir norm haline geldi ve kadınların evde kalmalarını ve ev işlerini üstlenmelerini zorunlu kıldı.

Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Etkisi

Toplumsal cinsiyet rolleri, ev işlerinin kadınlarla ilişkilendirilmesinde en önemli faktörlerden biridir. Bu roller, toplumun kadınlardan ve erkeklerden beklentilerini belirler. Kadınların ev işlerini yapma görevi, tarihsel olarak onların kadınlıklarını ve annelik içgüdülerini besleyen bir davranış olarak görülmüştür. Bu algı, günümüzde de devam etmektedir.

Kadınların, evdeki işlerin başında olmaları gerektiği düşüncesi, toplumsal cinsiyet normlarına dayanır. Bu normlar, kadınların dış dünyadaki, erkek egemen işlerde yer almalarının "doğal" olmadığını savunur. Kadınların ev işleri yapması, onların zarif ve bakımlı olmaları gereken bireyler olarak şekillendirilmelerini sağlar. Erkeklerin ise güç ve otorite figürleri olarak görülmelerine olanak tanır. Bu bağlamda, ev işleri kadınların “doğal” alanları olarak kabul edilirken, erkeklerin dışarıda çalışması ise "doğal" bir uzantıdır.

Endüstriyel Devrim ve Kadınların Çalışma Hayatındaki Rolü

Endüstriyel devrim, kadınların iş gücüne katılma şekillerini değiştirmiş olsa da, ev işlerinin hâlâ kadın işi olarak görülmesinin pek çok nedeni bulunmaktadır. Kadınlar fabrikalarda çalışmaya başlamış, ancak yine de evdeki işleri de yapmaya devam etmişlerdir. Bu dönemde kadınların üretim sürecine katılımı artarken, ev işleri hala onlara yüklenmiştir. Kadınların dışarıda çalışmaları, toplumsal yapıyı değiştirse de, evdeki sorumlulukların paylaşılmaması, bu işi hâlâ kadınların sorumluluğu olarak görmelerine yol açmıştır.

Bu dönemle birlikte, kadınların hem üretim hem de ev işleri yapmaları, onların üzerindeki iki kat fazla iş yükünü göstermektedir. Endüstri devriminden önce, kadınların evdeki işlerin dışında dışarıda çalışma olanakları sınırlıyken, devrim sonrasında iş gücüne katılmalarının artması, ancak ev işlerinin hala kadınların üzerine yıkılması, toplumsal eşitsizliğin ve cinsiyetçiliğin temel göstergelerinden birini oluşturmuştur.

Kadınların Ev İşlerine Yüklenen Psiko-Sosyal Anlamlar

Ev işlerinin kadın işi olarak görülmesinin bir diğer önemli boyutu, psikolojik ve sosyo-kültürel anlamlardan kaynaklanmaktadır. Kadınlar, toplumun beklentileri doğrultusunda duygusal ve bakım odaklı roller üstlenirler. Çocuk bakımı, yemek yapma, evin düzenini sağlama gibi görevler, toplumsal olarak "kadınların" özelliği olarak nitelendirilir.

Ev işlerinin yapılması, özellikle kadınların kendilerini değerli ve başarılı hissetmeleri için önemli bir anlam taşır. Kadınlar, evdeki işleri düzgün yaparak ailelerinin mutluluğunu sağlayacaklarına inanır ve bu onların toplum içindeki rollerini pekiştirir. Kadınların ev işlerini yerine getirmemesi, zamanla onlara toplum tarafından “başarısızlık” olarak damgalanabilir. Bunun bir sonucu olarak, ev işleri, kadınların sosyal kimliklerini belirleyen ve toplumsal değerlerle şekillenen bir iş haline gelir.

Toplumsal Beklentiler ve Cinsiyet Eşitsizliği

Toplumlar, zaman içinde ev işlerini sadece kadınların sorumluluğuna atfetmekle kalmamış, aynı zamanda erkeklerin bu işler hakkında fikir bile beyan etmemelerini beklemişlerdir. Kadınların evdeki sorumlulukları, onların toplum içindeki statülerini belirlerken, erkeklerin ev içindeki görevlerden uzak kalmalarına neden olmuştur. Erkeklerin dışarıda çalışmaları gerektiği düşüncesi, ev işlerini yapma sorumluluğunu kadına yükler.

Bu durum, cinsiyet eşitsizliğinin bir yansımasıdır. Kadınlar, evdeki iş yükünü artıran ve aynı zamanda dış dünyada da var olma mücadelesi veren bireyler olarak, toplumsal olarak ikili bir yükle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu eşitsizlik, birçok kültür ve toplumda nesilden nesile aktarılan bir norm halini almıştır.

Kadınların Ev İşlerini Yapma Zorunluluğu ve Eşitlik Mücadelesi

Günümüzde, kadınların ev işlerine dair algıyı değiştirmeye yönelik birçok hareket ve kampanya bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği savunucuları, ev işlerinin cinsiyetle ilişkilendirilmemesi gerektiğini savunmakta ve her bireyin bu işleri eşit şekilde paylaşması gerektiğini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, birçok ülkede erkeklerin ev işlerine daha fazla katılması bekleniyor, ancak geleneksel cinsiyet rollerinin etkisi halen güçlüdür.

Eşitlik mücadelesi, kadınların hem ev işlerinde hem de çalışma hayatında eşit fırsatlara sahip olmalarını hedeflemektedir. Ancak, toplumsal algıların değişmesi zaman alacak bir süreçtir. Kadınların ev işlerine dair geleneksel sorumlulukları, toplumsal yapıyı ve cinsiyet eşitsizliğini sürdürmeye devam etmektedir. Bu nedenle, ev işlerinin cinsiyetle ilişkilendirilmesi, toplumsal eşitlik için aşılması gereken önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç

Ev işlerinin kadın işi olarak görülmesi, toplumsal normlar, tarihsel süreçler ve cinsiyetçi algıların birleşiminden kaynaklanmaktadır. Kadınlar, tarihsel olarak ev işlerine yönlendirilmiş ve bu görevleri yerine getirmekle yükümlü kılınmıştır. Günümüzde ise, bu algı hala devam etmekte ve toplumsal eşitsizliği sürdürmektedir. Kadınların, ev işlerine dair bu geleneksel yüklerden kurtulması, toplumsal cinsiyet eşitliği için büyük bir adımdır.
 
Üst