İran'A Şiiliği Kim Getirdi ?

Sevval

New member
Katılım
8 Mar 2024
Mesajlar
64
Puanları
0
İran'a Şiiliği Kim Getirdi?

İran’a Şiiliğin gelişimi, tarihsel, dini ve kültürel bir süreçtir. Şiiliğin İran'da hâkim mezhep haline gelmesi, özellikle Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail’in iktidara gelmesiyle paralel bir şekilde gerçekleşmiştir. Ancak, bu sürecin temelinde sadece siyasi bir karar değil, dini ve toplumsal dinamikler de bulunmaktadır. Bu makalede, İran’a Şiiliğin nasıl girdiği ve Şiiliğin bu topraklardaki gelişimi ele alınacaktır.

Şiilik ve Sünnilik Arasındaki Farklar

Şii ve Sünni mezhepleri, İslam’ın ilk yıllarındaki halifelik tartışmalarına dayanmaktadır. Sünnilik, Hz. Muhammed’in halefinin toplumun önde gelen sahabeleri tarafından seçilmesini savunurken, Şiilik, halifeliğin yalnızca Ali ibn Ebu Talib ve soyundan gelenlere ait olması gerektiğini savunur. Bu görüş ayrılığı, İslam dünyasında büyük siyasi ve dini çatışmalara yol açmış, zamanla farklı mezheplerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Şii İnancının İran’a Girişi

İran’a Şiiliğin girişi, Arapların İslam'ı İran’a getirmesiyle başlamıştır. İslam’ın İran’a girişi, 7. yüzyılda Emevi İmparatorluğu’nun fetihleriyle gerçekleşmiş olsa da, ilk başta İran halkı büyük ölçüde Sünni bir yapı sergilemiştir. Ancak, Şii inancı, özellikle İran’ın güneydoğusundaki bazı bölgelerde ve bazı yerel yönetimler arasında yayılmaya başlamıştır.

Safevi Devleti’nin Rolü

İran’da Şiiliğin egemen mezhep haline gelmesinin en önemli aşaması, Safevi Devleti’nin kurulması ile olmuştur. Safevi Hanedanı, 1501 yılında Şah İsmail tarafından kuruldu ve İran’ın büyük kısmını birleştirdi. Şah İsmail, Şii inancını resmi mezhep olarak kabul etti ve Şii mezhebinin öğretilerini yaymaya başladı. Bu karar, Safevi Devleti’nin gücünü pekiştirmesinin yanı sıra, İran’daki mezhebi yapıyı derinden etkilemiştir.

Safevi Devleti, Şii inancını sadece dini bir değişim olarak değil, aynı zamanda ulusal bir kimlik oluşturma süreci olarak benimsemiştir. Şah İsmail, İran'ı Sünnilikten ayırarak, Şii inancını devletin temel ideolojisi haline getirmiştir. Bu karar, yalnızca dini değil, aynı zamanda politik bir hamleydi. Safeviler, Şiiliği kullanarak, Osmanlı İmparatorluğu ile olan siyasi rekabetlerinde kendilerine bir kimlik kazandırmayı amaçladılar.

Şii İnancının Yayılması ve Toplumsal Etkileri

Şah İsmail’in ve onun haleflerinin, Şii inancını devletin temeli yapmaları, sadece dini bir dönüşümü değil, aynı zamanda toplumsal yapıda da köklü değişikliklere yol açmıştır. Safevilerin yönetimi altında, Şii inancı tüm İran'a yayıldı ve halkın büyük kısmı Şii mezhebini benimsedi. Bu süreçte, özellikle Şii öğretilerini anlatan ve öğreten birçok dini lider, alim ve şeyh toplumda önemli bir rol oynamaya başladı.

Safeviler’in, Şii inancını kabul ettikten sonra, bu inancı daha da pekiştiren önemli bir diğer hamlesi, İran'da Şii ulemasının sayısını artırmalarıydı. Şii din adamları, sadece dini meselelerle ilgilenmekle kalmadılar, aynı zamanda halkı eğitme, kültürel faaliyetlerde bulunma ve dini yaşamı organize etme konusunda da önemli bir rol üstlendiler.

İran'da Şiiliğin Resmiyet Kazanması

Safevi dönemi, Şii inancının sadece halk arasında yayılmasını değil, aynı zamanda devletin resmi ideolojisi haline gelmesini de sağladı. Şah İsmail’in önderliğinde İran’daki camilerde, medreselerde ve dini yapılar üzerinde yoğun bir Şii etkisi oluşturuldu. Bu dönemde, İran’da Şii takvimi, namaz ve diğer ibadetler gibi ritüel uygulamalar, Şii mezhebine uygun şekilde düzenlendi. Ayrıca, Şii dünyasında önemli sayılan bazı figürlerin (örneğin, Ali, Hüseyin ve diğer İmamlar) saygıdeğer kabul edilmesi, bu kişilerin anmalarının yapılması gibi gelenekler bu dönemde kuruldu.

Şiiliğin İran Kültüründeki Yeri

İran’da Şiiliğin benimsenmesi, kültürel açıdan da büyük değişimlere yol açmıştır. Şiilik, İran halkının kimlik gelişiminde önemli bir rol oynamış ve Şii ritüelleri, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Şiilik, İran edebiyatında, sanatında ve halk kültüründe kendine önemli bir yer bulmuştur. Özellikle Şii takvimi, Muharrem ayında yapılan anma törenleri, Kerbela olayının hatırlatılması ve Hüseyin’e olan derin sevgi, bu kültürün temel taşlarıdır.

İran’da Şiiliğin Bugünkü Durumu

Bugün İran, dünyanın en büyük Şii nüfusuna sahip ülkesidir. İran’daki Şii halkı, sadece dini olarak değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal olarak da büyük bir bütünlük sergiler. İran’ın modern tarihinde de Şii inancının etkisi çok büyüktür. 1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi, bu sürecin bir başka önemli dönüm noktası olmuştur. Devrim, Şii inançlarına dayalı bir devletin kurulmasını sağladı ve İran’da Şii öğretisinin daha da güçlenmesini sağladı.

Sonuç

İran’a Şiiliği ilk olarak kim getirdi sorusunun cevabı, Şah İsmail ve Safevi Devleti ile doğrudan ilişkilidir. Safevi Devleti’nin kuruluşuyla birlikte Şii inancı, İran’da bir devlet politikası haline gelmiş ve zamanla halkın büyük kısmı bu mezhebi benimsemiştir. Bugün İran, Şii İslam’ın merkezi ve en önemli temsilcisi konumundadır. Şiiliğin bu kadar yayılması ve toplumda bu denli köklü bir yer edinmesi, tarihsel olarak önemli bir gelişmedir ve İran’ın dini, kültürel yapısını şekillendiren en önemli faktörlerden birini oluşturur.
 
Üst