Sinemaseverlerin merakla beklediği “Kesişme; Düzgün ki Varsın Eren” sinemasında şehit Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül rolüyle fevkalade bir performans sergileyen Mutlunur Lafçı, sinema ve canlandırdığı karakterle ilgili konuştu.
“Ayşe Bülbül, hayatı acı ve dram yüklü 13 çocuklu bir Karadeniz hanımı”
TRT ortak üretimi sinemadan gelen teklif üzerine senaryoyu okuduğunu ve gözyaşlarını tutamadığını belirten Mutlunur Lafçı, “Senaryoyu okuduğumda bu rolü bana vermezler dedim. Çok değerli bir karakter. Daha büyük isimlerle çalışırlar dedim. Lakin benim seçildiğim söylendiğinde fazlaca sevindim, çok keyifli oldum. Bu benim birinci sinema sinemam. Rol, epeyce değerli bir rol; fakat Ayşe Bülbül benden hayli farklı bir karakter. Ben evli değilim, o hayatı acı ve dram yüklü, 13 çocuğu olan kuvvetli bir Karadeniz bayanı. Hayatlarımız fazlaca farklı. Bir rol geldiğinde genelde kurmaca bir karakter olur bu. Sen bir şeyler yaratırsın, üzerine bir şeyler koyarsın. Ayşe Bülbül aslına bakarsan var olan bir bayan ve onu fazlaca düzgün tanıyoruz. Gerçek bir kıssa. Bu fazlaca değerli bir sorumluluk getiriyor. Zoru başardık ve hayli hoş bir sinema çıktı ortaya.”
“Maçka’ya gidince nitekim duvara çarpma hissi yaşadım”
Ayşe Bülbül’ün hayli kuvvetli bir bayan olduğunu söyleyen Lafçı, “Eşinin ve çocuğunun kabirleri konutunun bahçesinde. Her gün onları görüyor. O denli bir acı ki bu, insanı delirtecek bir acı. Çok algılayabileceğimiz bir acı değil, ancak Ayşe fazlaca kuvvetli bir bayan.” diyerek kelamlarına şöyleki devam etti:
“Ayşe, aileyi teknik yönetici üzere yönetiyor. Kimine sütü sağmasını, kimine hayvanları otlatmasını, kimine fındık toplamayı, kimine yemek yapmasını söylüyor. Karadeniz bayanı esasen hepimizin bildiği üzere epeyce kuvvetlidür, Ayşe birebir örneği. Bu kıssanın gerçek kıssa olduğunu biliyorsun fakat karşılaşıncaya kadar anlamıyorsun. Haberde izliyoruz bu acıları evet üzülüyoruz fakat yaşayınca, ben oraya gidince sahiden duvara çarpma hissi yaşadım. Bayan bir yandan sobaya odun atarken çocuğunun mezarına bakıp ağıt yakıyor. Hayat onun için devam ediyor lakin hiç bir vakit bitmeyen bir acı bu. Vicdanen epey sıkıntı bir tecrübeydi. Kurmaca değil gerçekti. Her sahne öncesi konuştuk Ayşe Bülbül’le. O olayın nasıl olduğunu dinledim ondan. daha sonra sahneyi oynadım. Bu gerçeği yaşamak epeyce üzücüydü birçok vakit gözyaşlarıyla oynadım. bu biçimde özel bir sinemada yer almaktan gurur duydum.“
“Bu aileyi hayatta unutamam ve bırakamam”
Çekimler sırasında Ayşe Bülbül ve ailesine epey alıştığını adeta o ailenin bir ferdi olduğunu kaydeden Lafçı, “Ayşe teyzenin çocukları evlenmiş, torunları olmuş. Kalanlar için hayat bir biçimde devam ediyor. Ben bu ailenin dramını birebir yaşadım. Acayip bir his. Hayatta unutamam bu aileyi ve bırakamam. Daima gönlümde aklımda yer alacak Eren Bülbül, Ayşe Bülbül ve ailesi.”
“Bebek Eren’i kucağıma aldığımda hayli duygulandım”
Başarılı oyuncu Mutlunur Lafçı “Filmde en çok etkilendiğiniz sahne hangisiydi?” sorusuna ise şu karşılık verdi, “Bebek Eren’i kucağıma aldığımda fazlaca duygulandım. Sinemanın sonu hiç gelsin istemedim. Eren’i hiç kaybetmek istemedim. Ben anne değilim bu ortada lakin o temizliği, o uyku hali beni inanılmaz etkiledi. Aklımdan ‘Ben bu çocuğu kaybedeceğim’ diye geçirdim ve fevkalade üzüldüm. İnanılmaz duygusal bir sahneydi benim için.”
“Çok gurur duydum onunla”
Sinemada Eren Bülbül’ü canlandıran Rahman Beşel’i epeyce sevdiğini, onun kendisini geliştiren epeyce zeki bir genç olduğunu lisana getiren Mutlunur Lafçı şöyleki konuştu:
“İlk gördüğümde Rahman ismini bile sıkıntı söyleyen utangaç, utangaç bir çocuktu. Bir ay daha sonra karşılaştığımda inanamadım. İşine son derece hakimdi, ezberi epey güzeldi. Daima prova yapıyordu. Onunla abla kardeş üzere olduk. Çok gurur duydum onunla. Eğitim almış ve kendini fazlaca yeterli yetiştirmişti.”
Sinemaseverlerin heyecan ve merakla beklediği “Kesişme; Âlâ ki Varsın Eren” sineması Eren Bülbül’ün doğum gününde 1 Ocak 2022 tarihinde tüm Türkiye’de 350 sinemada, yurt haricinde ise Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere, Azerbaycan, Norveç ve Danimarka’da tıpkı anda vizyona girecek.
“Ayşe Bülbül, hayatı acı ve dram yüklü 13 çocuklu bir Karadeniz hanımı”
TRT ortak üretimi sinemadan gelen teklif üzerine senaryoyu okuduğunu ve gözyaşlarını tutamadığını belirten Mutlunur Lafçı, “Senaryoyu okuduğumda bu rolü bana vermezler dedim. Çok değerli bir karakter. Daha büyük isimlerle çalışırlar dedim. Lakin benim seçildiğim söylendiğinde fazlaca sevindim, çok keyifli oldum. Bu benim birinci sinema sinemam. Rol, epeyce değerli bir rol; fakat Ayşe Bülbül benden hayli farklı bir karakter. Ben evli değilim, o hayatı acı ve dram yüklü, 13 çocuğu olan kuvvetli bir Karadeniz bayanı. Hayatlarımız fazlaca farklı. Bir rol geldiğinde genelde kurmaca bir karakter olur bu. Sen bir şeyler yaratırsın, üzerine bir şeyler koyarsın. Ayşe Bülbül aslına bakarsan var olan bir bayan ve onu fazlaca düzgün tanıyoruz. Gerçek bir kıssa. Bu fazlaca değerli bir sorumluluk getiriyor. Zoru başardık ve hayli hoş bir sinema çıktı ortaya.”
“Maçka’ya gidince nitekim duvara çarpma hissi yaşadım”
Ayşe Bülbül’ün hayli kuvvetli bir bayan olduğunu söyleyen Lafçı, “Eşinin ve çocuğunun kabirleri konutunun bahçesinde. Her gün onları görüyor. O denli bir acı ki bu, insanı delirtecek bir acı. Çok algılayabileceğimiz bir acı değil, ancak Ayşe fazlaca kuvvetli bir bayan.” diyerek kelamlarına şöyleki devam etti:
“Ayşe, aileyi teknik yönetici üzere yönetiyor. Kimine sütü sağmasını, kimine hayvanları otlatmasını, kimine fındık toplamayı, kimine yemek yapmasını söylüyor. Karadeniz bayanı esasen hepimizin bildiği üzere epeyce kuvvetlidür, Ayşe birebir örneği. Bu kıssanın gerçek kıssa olduğunu biliyorsun fakat karşılaşıncaya kadar anlamıyorsun. Haberde izliyoruz bu acıları evet üzülüyoruz fakat yaşayınca, ben oraya gidince sahiden duvara çarpma hissi yaşadım. Bayan bir yandan sobaya odun atarken çocuğunun mezarına bakıp ağıt yakıyor. Hayat onun için devam ediyor lakin hiç bir vakit bitmeyen bir acı bu. Vicdanen epey sıkıntı bir tecrübeydi. Kurmaca değil gerçekti. Her sahne öncesi konuştuk Ayşe Bülbül’le. O olayın nasıl olduğunu dinledim ondan. daha sonra sahneyi oynadım. Bu gerçeği yaşamak epeyce üzücüydü birçok vakit gözyaşlarıyla oynadım. bu biçimde özel bir sinemada yer almaktan gurur duydum.“
“Bu aileyi hayatta unutamam ve bırakamam”
Çekimler sırasında Ayşe Bülbül ve ailesine epey alıştığını adeta o ailenin bir ferdi olduğunu kaydeden Lafçı, “Ayşe teyzenin çocukları evlenmiş, torunları olmuş. Kalanlar için hayat bir biçimde devam ediyor. Ben bu ailenin dramını birebir yaşadım. Acayip bir his. Hayatta unutamam bu aileyi ve bırakamam. Daima gönlümde aklımda yer alacak Eren Bülbül, Ayşe Bülbül ve ailesi.”
“Bebek Eren’i kucağıma aldığımda hayli duygulandım”
Başarılı oyuncu Mutlunur Lafçı “Filmde en çok etkilendiğiniz sahne hangisiydi?” sorusuna ise şu karşılık verdi, “Bebek Eren’i kucağıma aldığımda fazlaca duygulandım. Sinemanın sonu hiç gelsin istemedim. Eren’i hiç kaybetmek istemedim. Ben anne değilim bu ortada lakin o temizliği, o uyku hali beni inanılmaz etkiledi. Aklımdan ‘Ben bu çocuğu kaybedeceğim’ diye geçirdim ve fevkalade üzüldüm. İnanılmaz duygusal bir sahneydi benim için.”
“Çok gurur duydum onunla”
Sinemada Eren Bülbül’ü canlandıran Rahman Beşel’i epeyce sevdiğini, onun kendisini geliştiren epeyce zeki bir genç olduğunu lisana getiren Mutlunur Lafçı şöyleki konuştu:
“İlk gördüğümde Rahman ismini bile sıkıntı söyleyen utangaç, utangaç bir çocuktu. Bir ay daha sonra karşılaştığımda inanamadım. İşine son derece hakimdi, ezberi epey güzeldi. Daima prova yapıyordu. Onunla abla kardeş üzere olduk. Çok gurur duydum onunla. Eğitim almış ve kendini fazlaca yeterli yetiştirmişti.”
Sinemaseverlerin heyecan ve merakla beklediği “Kesişme; Âlâ ki Varsın Eren” sineması Eren Bülbül’ün doğum gününde 1 Ocak 2022 tarihinde tüm Türkiye’de 350 sinemada, yurt haricinde ise Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere, Azerbaycan, Norveç ve Danimarka’da tıpkı anda vizyona girecek.