Elbette, 1964’te başlayan ve 1970’te Brezilya’nın zaferine kadar devam eden yaklaşık yirmi yıl boyunca Brezilya’yı yöneten askeri diktatörlüğe karşı durmadığı için pek çok eleştiriye maruz kaldı.
Brezilyalı gazeteci Paulo César Vasconcellos, belgeselde “Birçok insan onun sahada yaptıklarından çok saha dışında yaptıklarına bakıyor” dedi. Saha dışında, siyasi tarafsızlığıyla öne çıkıyor. Tarihin o anında, onun aleyhine çalıştı.”
Ancak her önde gelen sporcu kundakçı olmak zorunda değildir. Ve Brezilya’nın derin tarihini ve kendine özgü kültürünün siyah vatandaşları yüzyıllardır nasıl şekillendirdiğini ve boyun eğdirdiğini kabul etmeden Pelé hakkında hüküm vermek hata olur.
Ali değildi. Pelé olmak dünyayı ileriye taşıyacak kadar büyük bir başarıydı. Dünyanın hemen her köşesinde ruhunda derin bir tutku uyandıran siyahi bir atlet. Sadece hükmetmekle kalmayan siyah bir atlet, sahaya çarpıcı bir estetik getirmekle kalmaz, aynı zamanda diğer herkesin kıyaslandığı bir ölçüt haline gelir.
Şimdi bir sonrakine geçiyoruz.
Kaderin sahip olacağı gibi, Fransız Mbappé o yılki Dünya Kupası maçında bir hat-trick yaptı ve onu turnuvanın en skorer oyuncusu olarak ödüllendiren Altın Ayakkabı’yı kazandı. Mbappé siyah, Pelé gibi kıvrak, Pelé gibi hızlı, dokunuşu, şevki ve cüretkarlığı Pelé’ye o kadar çok benziyor ki, Mbappé gelişimini sürdürüyor.
Sporda büyüklük oyuncudan oyuncuya, çağdan çağa aktarılır ve bazen parlatılır. Ve futbolda, her kuşak harikası, her Mbappé ya da Messi, her Marta ya da Abby Wambach, her Maradona ya da Cristiano Ronaldo, geleceğin güzel oyununu oynayacak her zarif dahi, tek Pelé şeklinde doğar.
Brezilyalı gazeteci Paulo César Vasconcellos, belgeselde “Birçok insan onun sahada yaptıklarından çok saha dışında yaptıklarına bakıyor” dedi. Saha dışında, siyasi tarafsızlığıyla öne çıkıyor. Tarihin o anında, onun aleyhine çalıştı.”
Ancak her önde gelen sporcu kundakçı olmak zorunda değildir. Ve Brezilya’nın derin tarihini ve kendine özgü kültürünün siyah vatandaşları yüzyıllardır nasıl şekillendirdiğini ve boyun eğdirdiğini kabul etmeden Pelé hakkında hüküm vermek hata olur.
Ali değildi. Pelé olmak dünyayı ileriye taşıyacak kadar büyük bir başarıydı. Dünyanın hemen her köşesinde ruhunda derin bir tutku uyandıran siyahi bir atlet. Sadece hükmetmekle kalmayan siyah bir atlet, sahaya çarpıcı bir estetik getirmekle kalmaz, aynı zamanda diğer herkesin kıyaslandığı bir ölçüt haline gelir.
Şimdi bir sonrakine geçiyoruz.
Kaderin sahip olacağı gibi, Fransız Mbappé o yılki Dünya Kupası maçında bir hat-trick yaptı ve onu turnuvanın en skorer oyuncusu olarak ödüllendiren Altın Ayakkabı’yı kazandı. Mbappé siyah, Pelé gibi kıvrak, Pelé gibi hızlı, dokunuşu, şevki ve cüretkarlığı Pelé’ye o kadar çok benziyor ki, Mbappé gelişimini sürdürüyor.
Sporda büyüklük oyuncudan oyuncuya, çağdan çağa aktarılır ve bazen parlatılır. Ve futbolda, her kuşak harikası, her Mbappé ya da Messi, her Marta ya da Abby Wambach, her Maradona ya da Cristiano Ronaldo, geleceğin güzel oyununu oynayacak her zarif dahi, tek Pelé şeklinde doğar.