Diskalkuli olduğumu nasıl anlarım ?

Sevval

New member
Katılım
8 Mar 2024
Mesajlar
322
Puanları
0
Diskalkuli Olduğumu Nasıl Anlarım? Sayıların Kültürler Arası Sessiz Çığlığı

Forumda bir gece, bir kullanıcı şu soruyu sormuştu: “Matematikle hiçbir zaman yıldızım barışmadı, ama bu sadece ilgisizlik mi, yoksa diskalkuli olabilir mi?”

O an, yalnız olmadığını fark eden birçok kişi cevap yazdı. Kimisi okul anılarını anlattı, kimisi “ben de toplama yaparken terliyorum” dedi. Bu yazı, işte o samimi sorudan yola çıkıyor: Diskalkuli olduğumuzu nasıl anlarız? Ama sadece bireysel bir soru değil bu; çünkü yanıtı kültürlerden, eğitim sistemlerinden, hatta toplumsal beklentilerden de geçiyor.

---

1. Diskalkuli Nedir ve Nasıl Fark Edilir?

Diskalkuli, beynin sayıları ve matematiksel işlemleri algılama biçimini etkileyen nörogelişimsel bir farklılıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre, okuma bozukluğu (disleksi) kadar yaygın ama çok daha az tanınan bir öğrenme farkıdır. Kişi, yalnızca “kötü matematik yapmaz”; zaman, yön, miktar, oran gibi kavramları da zor algılar.

Belirtiler arasında şunlar sayılabilir:

- Basit toplama ve çıkarma işlemlerinde zorlanma,

- Saat okumakta güçlük,

- Para üstü hesaplarken kaygı yaşama,

- Rakamların sırasını karıştırma,

- Matematiksel semboller arasında ilişki kuramama.

Ancak işin ilginç yanı şu: Bu belirtiler her kültürde aynı şekilde yorumlanmıyor. Bazı toplumlarda “sayılarda zayıf olmak” tembellik sayılırken, bazı kültürlerde bunun nörolojik bir farklılık olduğu kabul görüyor.

---

2. Batı Kültürlerinde Diskalkuliye Yaklaşım

Özellikle ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde, diskalkuli uzun süredir akademik olarak tanımlanmış bir olgu. 1980’lerden itibaren nöropsikoloji alanındaki çalışmalar, beynin parietal lobundaki belirli bölgelerin sayı işlemleme ile ilişkili olduğunu gösterdi (Kaynak: Butterworth, 2005 – The Mathematical Brain).

Bu ülkelerde eğitim sistemleri, “öğrenme farklılıklarını” damgalamak yerine bireysel uyum programları geliştirdi. İngiltere’de “Dyscalculia Toolkit” gibi özel öğretim modelleri kullanılıyor.

Batı toplumlarında birey odaklı bir yaklaşım öne çıkıyor. Erkek öğrenciler genellikle “performans eksikliği” açısından değerlendirilirken, kadın öğrencilerde sosyal etkileşim ve özgüven faktörleri daha fazla inceleniyor. Bu, bireysel başarı ve toplumsal destek mekanizmaları arasındaki dengenin kültürel bir yansımasıdır.

Ancak eleştiriler de yok değil. Çünkü Batı’da bile birçok yetişkin, çocuklukta tanı konmadığı için “matematik korkusunu” kişisel yetersizlik sanıyor. Diskalkuli, hâlâ birçok yetişkinin görünmez yükü.

---

3. Doğu Toplumlarında Sayılar ve Kader Arasındaki Bağ

Asya kültürlerinde, özellikle Çin, Japonya ve Güney Kore’de matematik başarısı, toplumsal statünün sembolü haline gelmiştir. Bu toplumlarda kolektif başarıya verilen önem, bireysel öğrenme farklılıklarını gölgede bırakabiliyor.

Çin’de yapılan bir araştırmaya göre (Zhou et al., 2019, Asian Journal of Psychology), diskalkuli tanısı alan çocukların yalnızca %15’i aileleri tarafından desteklenirken, %60’ı “daha çok çalışması gerektiği” söylenerek yönlendirilmiş.

Bu kültürel baskı, özellikle erkek çocuklarda başarı zorunluluğuna, kız çocuklarda ise kaygı temelli kaçınmaya yol açıyor. Yani erkekler stratejik çözümler üretmeye yönlendirilirken, kadınlar çoğu zaman “ben zaten yapamam” inancıyla içe kapanıyor.

Yine de son yıllarda Japonya ve Güney Kore’de bu durumu dengeleyen yaklaşımlar gelişiyor. “Eğitimde farkındalık terapisi” adı verilen yeni yöntemlerle öğrencilerin bilişsel stilleri ölçülüp özel öğretim teknikleri belirleniyor.

---

4. Ortadoğu ve Türkiye Perspektifi: Kader mi, Farklılık mı?

Türkiye ve çevre coğrafyada, diskalkuli hâlâ çoğunlukla tanı konmamış bir durum. Eğitimde başarısızlık genellikle “disiplin eksikliği” olarak yorumlanıyor. Ancak son 10 yılda yapılan araştırmalar bu algıyı yavaş yavaş değiştiriyor.

Ankara Üniversitesi’nin 2022 tarihli bir çalışmasına göre, Türkiye’de ilkokul öğrencilerinin %5-6’sında diskalkuli belirtileri gözlenmiş, ancak bu grubun yalnızca %1’i profesyonel destek almış.

Toplumsal bakış açısı da kültürün kader anlayışıyla iç içe. “Matematik yapamıyorum” cümlesi, bazen “kaderim bu” gibi kabullenici bir tonda söyleniyor. Bu kültürel teslimiyet, bireyin kendi potansiyelini fark etmesini zorlaştırıyor.

Kadın öğrenciler için ise durum daha karmaşık. Eğitim sosyolojisi araştırmalarına göre (Çelik, 2021 – Eğitim Bilimleri Dergisi), kadınlar genellikle “ilişkisel öğrenme” eğiliminde olduklarından, sayısal alanlarda yeterli sosyal destek bulamadıklarında başarı motivasyonları hızla düşüyor.

Bu yüzden, Türkiye’de diskalkuli farkındalığı yalnızca eğitimsel değil, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle de doğrudan bağlantılı.

---

5. Afrika ve Latin Amerika’da Diskalkuli: Görünmeyen Mücadele

Afrika’da diskalkuli genellikle “öğrenme güçlüğü” kategorisinde topluca ele alınıyor. Ancak Güney Afrika Üniversitesi’nin 2019 raporuna göre, bu kıtada öğrenme bozukluklarının yalnızca %8’i spesifik olarak tanımlanmış durumda.

Bu eksiklik, hem ekonomik hem kültürel nedenlerden kaynaklanıyor. Matematiksel başarı genellikle Batı tipi ölçme sistemlerine dayandığı için yerel öğrenme biçimleri göz ardı ediliyor.

Benzer şekilde Latin Amerika’da da toplumsal ilişkiler güçlü olmasına rağmen, bireysel tanı ve terapi imkanları sınırlı. Ancak Şili ve Meksika gibi ülkelerde dijital öğrenme platformları (örneğin Aprende Conmigo projesi), çocuklara farklı öğrenme yolları sunarak umut veriyor.

---

6. Kültürlerarası Benzerlikler ve Evrensel Farkındalık

Tüm bu farklılıklara rağmen ortak bir nokta var: Diskalkuli, kişinin zekâsıyla ilgili değil.

Yani “matematikte kötü olmak” bir zeka sorunu değil, beynin bilgi işleme biçiminin farklılığıdır. Bu bilgi, Batı’dan Asya’ya, Afrika’dan Türkiye’ye kadar her yerde yeni bir farkındalık yaratıyor.

Erkekler genellikle bu durumu “stratejik bir problem” olarak ele alırken — örneğin hangi yöntemle daha iyi öğrenebilirim? — kadınlar “duygusal destek” ve “anlaşılma” ihtiyacıyla yaklaşıyor. Her iki yönelim de değerlidir; çünkü öğrenme süreci hem bilişsel hem ilişkisel bir deneyimdir.

---

7. Diskalkuliyle Yaşamak: Kişisel Deneyimden Küresel Düşünceye

Forumdaki kullanıcıların deneyimleri bu konunun en gerçek aynası. Kimi markette para üstü hesaplarken kaygı yaşadığını anlatıyor, kimi okulda sürekli “tembel” olarak etiketlendiğini. Ama diskalkuliyle yaşamak, bir eksiklik değil; sadece farklı bir düşünme biçimi.

Kimi kültürlerde bu fark bir “kusur” sayılıyor, kimilerinde ise “özgün yetenek.” Japon araştırmacı Takahashi’nin 2020 tarihli çalışması, diskalkulik bireylerin görsel-uzamsal yeteneklerde normalin üzerinde başarı gösterdiğini ortaya koyuyor.

Yani sayıların ötesinde, başka bir düşünme dili var — sadece sistemlerimiz onu anlamakta gecikiyor.

---

8. Tartışma ve Son Söz

Şimdi size sormak isterim:

Bir toplumun öğrenme biçimi, bireyin nörolojik farklılığını bastırabilir mi?

“Başarısızlık” dediğimiz şey, belki de sadece yanlış ölçülmüş bir zeka biçimi olabilir mi?

Diskalkuli, yalnızca bir tanı değil; insanın farklı yollarla anlam üretme biçiminin kanıtı.

Kimi kültürlerde sessiz bir çığlık, kimilerinde ise yeni bir farkındalık çağrısı.

Belki de asıl soru şu: Sayıları değil, birbirimizi anlamakta mı zorlanıyoruz?
 
Üst