Sevval
New member
- Katılım
- 8 Mar 2024
- Mesajlar
- 376
- Puanları
- 0
YKS Tercih Çıktısı Almak Zorunlu mu? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler
Herkese merhaba! Bugün, YKS tercihleri üzerine düşündüren bir hikâye paylaşmak istiyorum. Belki de birçoğunuzun karşılaştığı bir döneme dair, belki de henüz yaşamadığınız ama bir gün sizi de etkileyebilecek bir karar anı. Bu hikâyede, bir yandan gençlerin hayalleri ve ailelerinin beklentileri arasında kalan bir kararı, diğer yandan farklı bakış açılarını ve toplumsal dinamikleri ele alacağız. Okurken siz de, bazen "tercih çıktısı almak zorunlu mu?" sorusunun ötesine geçip, bu kararların hayatlarımıza nasıl dokunduğunu sorgulayabilirsiniz.
Hikâyenin Başlangıcı: Bir Karar Anı
Aylin, sabahın erken saatlerinde bilgisayarının başına geçti. Yıllarca üzerine çalıştığı YKS, nihayet son aşamasına gelmişti. Sonuçlar açıklanmıştı, ama aslında o aşama yeni bir soruyu getiriyordu: "YKS tercih çıktısı almak zorunlu mu?"
Bunun anlamı, Aylin için sadece bir belge değil, bir dönüm noktasıydı. Hem ailesi hem de arkadaşları, ona büyük bir yük bırakmıştı. Hangi bölümü seçeceği, hangi üniversiteyi tercih edeceği, hayatının geri kalanını ne şekilde şekillendirecekti? Aylin’in duygusal hali karışıktı; kaygı, heyecan ve belirsizlik bir aradaydı. Bazen bir tercih, hayatın her şeyine dönüşebiliyordu.
Aylin’in yanında oturan erkek kardeşi, Ahmet, bir başka dünyadaydı. Ahmet’in YKS deneyimi, adeta bir strateji savaşı gibiydi. Sürekli olarak "hangi bölüm daha iyi gelir, hangi şehirde daha fazla fırsat var?" gibi sorularla kendini meşgul ederdi. Hiçbir zaman duygusal bağlarla karar vermezdi; her şey mantıklı bir adım olmalıydı. Kardeşi, Aylin’in kararını verirken duygularına kapılmaması gerektiğini söylese de, Aylin için işin duygusal tarafı çok daha fazlaydı.
Aylin’in Tercih Çıkarmadaki Zorlukları: Duygular ve Aile Baskısı
Aylin’in ailesi, üniversiteye girmenin bir gereklilik olduğuna inanıyordu. Özellikle annesi, onun "iyi bir eğitim" alması gerektiğini sürekli vurguluyordu. Ama Aylin’in hayalleri farklıydı. Sanat ve tasarım, onun dünyasıydı, ancak ailesinin bunu anlaması kolay değildi.
Bir gün annesi, Aylin’e "YKS tercih çıktısını al, en iyisini seç, hayatın böyle şekillenecek" dedi. Annesi her zaman çözüm odaklıydı; bir sorun varsa, bir çözüm bulunmalıydı. O, tek doğru yolun en iyi okula gitmek olduğunu düşünüyordu. Aylin, bu çözümün gerçekten de ona ait olup olmadığını sorgulamadan duramıyordu. Gerçekten de YKS tercihini "zorunlu" kılacak bir baskı altında mıydı?
Ahmet, ablasına tercih çıktısını alıp almadığını sormaktan başka, sık sık okul seçeneklerini ve hangi bölümün daha iyi olacağını anlatan listeyi uzatıyordu. Erkekler için, özellikle Ahmet gibi, bu süreç daha çok hedef odaklıydı. Sonuçlar net olmalı, çünkü mantıklı bir yol haritası çizmek gerekiyordu. "Üniversite, iş bulma noktasında önemli, tercih çıktısını almak sana bir fırsat sunar," diyordu Ahmet.
Aylin’in İçsel Dönüşümü: Toplumsal Beklentiler ve Kendi Yolunu Bulma
Bir akşam, Aylin uzun uzun düşündü. "YKS tercih çıktısı almak zorunlu mu?" sorusu zihninde dönüp duruyordu. Aslında bir yandan evet, zorunlu gibi görünüyordu. Ancak bunun toplumsal bir zorunluluk olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. Aylin’in, toplumun dayattığı "yüksek puan, iyi okul" anlayışının ötesine geçme arzusuyla dolup taşan bir içsel mücadele vardı.
Kadınlar genellikle toplumun diğer bireyleriyle empatik bir bağ kurma eğilimindedir. Aylin de aslında tercih çıkarma sürecini yalnızca kendi hayatını değil, ailesinin ve toplumun beklentilerini de göz önünde bulundurarak yaşıyordu. Toplumsal normlar, ona sürekli olarak iyi bir okulun “gerekliliğini” hatırlatıyordu. Fakat kalbinin bir köşesinde, bu tercihi yapmanın onu “tam” hissettirmediğini fark etti. Aylin için mesele, yalnızca bir tercih çıktı belgesinden çok, içsel bir özgürlük meselesiydi.
Aylin, bir gün, annesiyle bu konuda samimi bir konuşma yaptı. Annesine, hayallerinin sanatla ilgili olduğunu, ama bunun herkesin kabul ettiği geleneksel başarı yolları dışında bir şey olduğunu açıkladı. Annesi başlangıçta bu fikre mesafeli olsa da, zamanla Aylin’in mutluluğunun en önemli şey olduğunu kabul etti. Yine de, Aylin’in ailesi onu desteklemek için elinden geleni yaptı, fakat ona hissettikleri “zorunluluk” hali, değişmeyecek gibiydi.
Yansıyan Toplumsal Yapılar ve Karar Verme Süreci
Bu hikâye, bireylerin karar verme süreçlerini, toplumun ve ailelerin baskılarıyla nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Aylin, YKS tercih çıktısı almak zorunda mıydı? Toplumun ve ailesinin baskıları, onun hangi bölümü seçeceği üzerinde belirleyici olabilir miydi? Ahmet’in çözüm odaklı, stratejik bakış açısı, aslında pek çok erkeğin bu tür kararları nasıl ele aldığına dair bir örnek sunuyor. Erkekler, genellikle mantıklı, veri odaklı ve stratejik hareket etmeyi tercih ederken, kadınlar daha çok empatik ve ilişkisel faktörleri göz önünde bulundurur. Aylin’in hikayesi, tam da bu noktada bu farklı bakış açılarını vurgulamaktadır.
Tartışmaya Davet:
Sizce YKS tercih çıktısı almak gerçekten zorunlu bir şey mi? Toplumsal baskılar, kendi tercihlerimizi yapmamızda nasıl bir rol oynuyor? Erkeklerin ve kadınların karar alma süreçleri arasındaki farklar sizce nasıl şekilleniyor? Kendi deneyimlerinizi ve görüşlerinizi bu konuda paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz.
Kaynaklar:
Ryan, R.M., & Deci, E.L. (2000). Self-determination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development, and well-being. *American Psychologist.
Josselson, R. (1996). The Transition to Adulthood: A Developmental Perspective. *The Psychosocial Aspects of Adolescent Development.
Herkese merhaba! Bugün, YKS tercihleri üzerine düşündüren bir hikâye paylaşmak istiyorum. Belki de birçoğunuzun karşılaştığı bir döneme dair, belki de henüz yaşamadığınız ama bir gün sizi de etkileyebilecek bir karar anı. Bu hikâyede, bir yandan gençlerin hayalleri ve ailelerinin beklentileri arasında kalan bir kararı, diğer yandan farklı bakış açılarını ve toplumsal dinamikleri ele alacağız. Okurken siz de, bazen "tercih çıktısı almak zorunlu mu?" sorusunun ötesine geçip, bu kararların hayatlarımıza nasıl dokunduğunu sorgulayabilirsiniz.
Hikâyenin Başlangıcı: Bir Karar Anı
Aylin, sabahın erken saatlerinde bilgisayarının başına geçti. Yıllarca üzerine çalıştığı YKS, nihayet son aşamasına gelmişti. Sonuçlar açıklanmıştı, ama aslında o aşama yeni bir soruyu getiriyordu: "YKS tercih çıktısı almak zorunlu mu?"
Bunun anlamı, Aylin için sadece bir belge değil, bir dönüm noktasıydı. Hem ailesi hem de arkadaşları, ona büyük bir yük bırakmıştı. Hangi bölümü seçeceği, hangi üniversiteyi tercih edeceği, hayatının geri kalanını ne şekilde şekillendirecekti? Aylin’in duygusal hali karışıktı; kaygı, heyecan ve belirsizlik bir aradaydı. Bazen bir tercih, hayatın her şeyine dönüşebiliyordu.
Aylin’in yanında oturan erkek kardeşi, Ahmet, bir başka dünyadaydı. Ahmet’in YKS deneyimi, adeta bir strateji savaşı gibiydi. Sürekli olarak "hangi bölüm daha iyi gelir, hangi şehirde daha fazla fırsat var?" gibi sorularla kendini meşgul ederdi. Hiçbir zaman duygusal bağlarla karar vermezdi; her şey mantıklı bir adım olmalıydı. Kardeşi, Aylin’in kararını verirken duygularına kapılmaması gerektiğini söylese de, Aylin için işin duygusal tarafı çok daha fazlaydı.
Aylin’in Tercih Çıkarmadaki Zorlukları: Duygular ve Aile Baskısı
Aylin’in ailesi, üniversiteye girmenin bir gereklilik olduğuna inanıyordu. Özellikle annesi, onun "iyi bir eğitim" alması gerektiğini sürekli vurguluyordu. Ama Aylin’in hayalleri farklıydı. Sanat ve tasarım, onun dünyasıydı, ancak ailesinin bunu anlaması kolay değildi.
Bir gün annesi, Aylin’e "YKS tercih çıktısını al, en iyisini seç, hayatın böyle şekillenecek" dedi. Annesi her zaman çözüm odaklıydı; bir sorun varsa, bir çözüm bulunmalıydı. O, tek doğru yolun en iyi okula gitmek olduğunu düşünüyordu. Aylin, bu çözümün gerçekten de ona ait olup olmadığını sorgulamadan duramıyordu. Gerçekten de YKS tercihini "zorunlu" kılacak bir baskı altında mıydı?
Ahmet, ablasına tercih çıktısını alıp almadığını sormaktan başka, sık sık okul seçeneklerini ve hangi bölümün daha iyi olacağını anlatan listeyi uzatıyordu. Erkekler için, özellikle Ahmet gibi, bu süreç daha çok hedef odaklıydı. Sonuçlar net olmalı, çünkü mantıklı bir yol haritası çizmek gerekiyordu. "Üniversite, iş bulma noktasında önemli, tercih çıktısını almak sana bir fırsat sunar," diyordu Ahmet.
Aylin’in İçsel Dönüşümü: Toplumsal Beklentiler ve Kendi Yolunu Bulma
Bir akşam, Aylin uzun uzun düşündü. "YKS tercih çıktısı almak zorunlu mu?" sorusu zihninde dönüp duruyordu. Aslında bir yandan evet, zorunlu gibi görünüyordu. Ancak bunun toplumsal bir zorunluluk olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. Aylin’in, toplumun dayattığı "yüksek puan, iyi okul" anlayışının ötesine geçme arzusuyla dolup taşan bir içsel mücadele vardı.
Kadınlar genellikle toplumun diğer bireyleriyle empatik bir bağ kurma eğilimindedir. Aylin de aslında tercih çıkarma sürecini yalnızca kendi hayatını değil, ailesinin ve toplumun beklentilerini de göz önünde bulundurarak yaşıyordu. Toplumsal normlar, ona sürekli olarak iyi bir okulun “gerekliliğini” hatırlatıyordu. Fakat kalbinin bir köşesinde, bu tercihi yapmanın onu “tam” hissettirmediğini fark etti. Aylin için mesele, yalnızca bir tercih çıktı belgesinden çok, içsel bir özgürlük meselesiydi.
Aylin, bir gün, annesiyle bu konuda samimi bir konuşma yaptı. Annesine, hayallerinin sanatla ilgili olduğunu, ama bunun herkesin kabul ettiği geleneksel başarı yolları dışında bir şey olduğunu açıkladı. Annesi başlangıçta bu fikre mesafeli olsa da, zamanla Aylin’in mutluluğunun en önemli şey olduğunu kabul etti. Yine de, Aylin’in ailesi onu desteklemek için elinden geleni yaptı, fakat ona hissettikleri “zorunluluk” hali, değişmeyecek gibiydi.
Yansıyan Toplumsal Yapılar ve Karar Verme Süreci
Bu hikâye, bireylerin karar verme süreçlerini, toplumun ve ailelerin baskılarıyla nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Aylin, YKS tercih çıktısı almak zorunda mıydı? Toplumun ve ailesinin baskıları, onun hangi bölümü seçeceği üzerinde belirleyici olabilir miydi? Ahmet’in çözüm odaklı, stratejik bakış açısı, aslında pek çok erkeğin bu tür kararları nasıl ele aldığına dair bir örnek sunuyor. Erkekler, genellikle mantıklı, veri odaklı ve stratejik hareket etmeyi tercih ederken, kadınlar daha çok empatik ve ilişkisel faktörleri göz önünde bulundurur. Aylin’in hikayesi, tam da bu noktada bu farklı bakış açılarını vurgulamaktadır.
Tartışmaya Davet:
Sizce YKS tercih çıktısı almak gerçekten zorunlu bir şey mi? Toplumsal baskılar, kendi tercihlerimizi yapmamızda nasıl bir rol oynuyor? Erkeklerin ve kadınların karar alma süreçleri arasındaki farklar sizce nasıl şekilleniyor? Kendi deneyimlerinizi ve görüşlerinizi bu konuda paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz.
Kaynaklar:
Ryan, R.M., & Deci, E.L. (2000). Self-determination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development, and well-being. *American Psychologist.
Josselson, R. (1996). The Transition to Adulthood: A Developmental Perspective. *The Psychosocial Aspects of Adolescent Development.